Tokat Mutlu Sonlu Masöz

Meydan cesetlerle doluydu, billboardların titrek ışığı altındaki kan gölleri, siyah bir leke hâlindeydi. Cesetlerin çoğu, ataknın başladığı gece yarısında açık durumdaki sayılı işletmelerden bir gececi Tokat Mutlu Sonlu Masöz barın önünde serili duruyordu. Kai’ye o sırada barda yalnız tek bir saldırganın belirlendiği iletilmişti. Ama katliama bakan Kai, saldırgan sayısının ne olursa olsun daha çok olması gerektiğini düşündü. Tek bir adam nasıl bu şekilde bir zarar verebilirdi ki? Ekrandaki görüntü Tokyo’daki bir oteli gösterecek şekilde değişti. Otelde çılgın bakışlı bir adam, gevşek bir bedeni, yakındaki bir sütuna doğru fırlattı.

Kai çarpmanın şiddetti karşısında yüzünü buruşturdu ve gözlerini başka yana kaçırdı. “Kapatın şunu. Daha çok seyredemeyeceğim. Polis nerelerde?” “saldırıları durdurmak için ellerinden geleni yapıyorlar majesteleri,” dedi arkasındaki Torin, “fakat organize olup bir karşı duruş sergilemeleri zaman alıyor. Bu saldırı herkesi hazırlıksız yakaladı ve o denli anormal ki. Bu adamlar fazlasıyla hızlı. Herhangi bir sokakta birkaç dakikadan fazla kalmıyorlar ve o birkaç dakika, çevredeki herkesi öldürebilmeleri için yetiyor. Ardından şehrin başka bir kısmına geçiyorlar…”

Tokat Mutlu Sonlu Masöz

Torin sesindeki panik tınısının terfi ettiğini fark etti ve soğukkanlılığını kaybetmekten korkarak, sözlerinin devamını getirmedi. Boğazını temizledi. “Ekran, dünyadaki önemli vakaları göster.” Oda gürültüye boğuldu. Altı haber spikerinin hepsi de aynı türden haberleri anons ediyordu: Ani bir saldırı, cani psikopatlar, canavarlar, sayısı bilinmeyen can kaybı, dünya çapında anarşi… Doğu Ulusları Topluluğu içinde dört şehre saldırılmıştı: Yeni Pekin. Mumbai, Tokyo ve Manila. Dünya Birliği’nin öteki beş ülkesi dâhilinde ise on şehir daha saldırı altındaydı: Mexico City, New York, Sao Paulo, Kahire, Lagos, Londra, Moskova, Paris, İstanbul ve Sydney.

Toplamda on dört şehir ve sayılarını tam olarak belirleyebilmek imkânsız olmasına karşın, tanıklar her bir şehirde yirmi ile otuz saldırganın olduğunu belirtiyordu. Kai kafasından hesaplamaya çalıştı. Üç yüz adam. Belki dört yüz. Ölü sayısı tırmanmaya devam ediyordu. Saldırı altındaki şehirler komşularından yardım talep edip yararlılarını diğer hastanelere yollarken, her şeye bu kadar adamın sebep olması imkânsız benzer biçimde geliyordu. Bazılarına göre, ölü sayısı on bine ulaşmıştı ve onca insan, sadece iki saat içinde, üç yüz yahut dört yüz insanın elinde can vermişti.