Tokat Mutlu Son
Tokat Mutlu Son
Tokat Mutlu Son
Birden içimde onlara karşı bir merak uyandı. Bu merak, Tokat Mutlu Son
herhangi belirli bir şüphe, fakatç ya da fikir taşımadan neler
bulunduğunu görmeye, bu insanoğluın görünüşlerini ve
davranışlarını incelemeye kışkırttı beni. Odalarımızı ayıran
duvar portatif paravan tipindeydi, kaldırıldığında daha
kalabalık grupların rahatı için iki odayı tek bir oda haline
getiriyordu ama o sırada paravanda bir gözetleme deliğinin
gölgesini bile bulamadım. Sanırım bu paravan, yan
odadakilerin de dikkatinden kaçmamıştır. Araştırmalarım
sonunda tahta kaplamayla aynı renkte bir kâğıt yama gördüm,
tahtadaki bir çatlağı örttüğünü düşündüm, fakat çok
yüksekteydi ona ulaşmak için sandalyeye çıkmam
gerekiyordu. Olabildiğince sessiz hareket ederek sandalyeye
çıktım ve saç tokalarımdan biriyle kâğıdı yırttım. Gözümü
çatlağa uydurunca artık tüm odayı görebiliyordum, iki genç
delikanlı neşeli ve masum olduğunu sandığım bir oyunla
birbirlerine sataşıyorlardı.
Büyük olanı, en yakın tahminle, on dokuzuna geliyor
olmalıydı; uzun boylu, sempatik bir gençti, yeşil kadife bir
kasket, beyaz bir gömlek giymişti ve bukleli saçları kısa
kesimdi modeli.
Tokat Mutlu Son
Genci on yedisinden fazla olamazdı; sarışın, pembe yanaklı,
güzel vücutlu, doğrusunu söylemek gerekirse tatlı, sevimli bir
çocuktu. Sanırım o da köylüydü, yeşil pelüş gömleği, aynı
renk pantolonu, beyaz yeleği, çorapları ve bir arabacı şapkası
vardı, uzun sarı saçları organik dalgalarla omuzlarına
dökülüyordu.
Büyük olanın odanın etrafında dolandığını, ama özellikle bu
yükseklikte olan ve benim ışık sızıp da yerini belli etmesin
diye gaslımü sıkıca bastırdığım o minik açıklığı ayrımetmeyecek kadar ateşli olduğunu fark ettim. Kısa süre sonra
delikanlı arkadaşına bir şey söylemiş oldu ve her şey bir anda çehre
değiştiriverdi.
Çünkü şimdi büyük olan küçüğü kucaklamaya, sıkmaya, Tokat Mutlu Son
öpmeye, elini göğsüne bastırmaya başlamıştı, ona âşık
olduğunun öyle belirgin işaretlerini veriyordu ki, küçüğün
adam kılığında bir kız olduğu sonucuna vardım. Bu doğanın
da desteklediği bir hataydı çünkü tabiat ananın o çocuğa
adam damgasını vururken bir yanlışa düştüğü kesindi.
Yaşlarının aceleciliği ve fark edilmelerinin hiç de imkânsız
olmadığı bu şekilde bir yerde doğabilecek en kötü sonuçların
tehlikesine karşın bu akıl almaz tutkuya ulaşmaya eminkesinlıkları sonucu azca sonra bu adamların ne olduklarını
öğrenme merakımı doyuracak noktalara ilerlediler.
O canice sahneyi sonuna kadar seyretmek benim için tam bir
sabır göstergesiydi.
Son yorumlar